Vadideki Zambak by Honoré de Balzac


Vadideki Zambak
Title : Vadideki Zambak
Author :
Rating :
ISBN : -
ISBN-10 : 9786053328582
Language : Turkish
Format Type : Paperback
Number of Pages : 328
Publication : First published January 1, 1835

Honoré de Balzac (1799-1850): 19. yy Fransız edebiyatının büyük ismi. Edebi kariyerine oyun yazarak başladı. Ancak aldığı eleştiriler neticesinde romana yöneldi. Yirmi yılda 85 romanı tamamladı, öldüğünde arkasında 50 roman taslağı bıraktı. 1830 yılında kurmaca eserlerini Dante’nin İlahi Komedya’sına atıfla İnsanlık Komedyası başlığı altında topladı. Bir kısmı zamanla edebiyatın arketiplerine dönüşen 2000’i aşkın karakter yarattı, tüm bu karakterleri önyargıdan uzak analitik bir yaklaşımla, toplumsal sınıfından yalıtmaksızın ele aldı. Romana kazandırdığı toplumsal ve gerçekçi çerçeve ona gerçekçi romanın kurucusu unvanını kazandırdı.

İnsanlık Komedyası’nın Töre İncelemesi ayağında Taşra Yaşamından Sahneler başlığı altında yer alan Vadideki Zambak 1836 yılında yayımlandı. Roman, gençlikten yetişkinliğe uzanan yolu, evli bir kadına duyduğu aşkla kateden Felix’in hikâyesini anlatıyor.


Vadideki Zambak Reviews


  • Ahmad Sharabiani

    Le Lys dans la vallée = The Lily Of The Valley, Honoré de Balzac

    The Lily of the Valley is an 1835 novel about love and society by French novelist and playwright Honoré de Balzac (1799–1850).

    The creator of the Human Comedy brings his creative insight to a portrait of a lady and a love affair set in the Loire valley. Revolves around a platonic love affair between the beautiful Henriette, her much older husband, and the handsome young Félix.

    عنوانهای چاپ شده در ایران: «زنبق دره»؛ «زنبق دشت»؛ نویسنده: بالزاک؛ تاریخ نخستین خوانش ماه دسامبر سال1981میلادی

    عنوان: زنبق دره؛ نویسنده: انوره دو بالزاک؛ مترجم: م.ا به آذين (محمود اعتمادزاده)؛ تهران، نشر اندیشه، سال1359؛ در308ص؛ موضوع داستانهای نویسندگان فرانسه - سده19م

    عنوان: زنبق ‌دشت؛ نویسنده اونوره دو بالزاک؛ مترجم مهدی سجودی‌مقدم؛ ویراستار روشنک رستم‌زاده؛ تهران، مهراندیش، سال1395؛ در443ص؛ شابک9789646799912؛

    این کتاب را با عنوان «زنبق دره» نخستین بار روانشاد «م.ا به آذین» به فارسی برگردانده، و در سال1395هجری خورشیدی نیز با عنوان «زنبق دشت» با ترجمه جناب «مهدی سجودی مقدم» منتشر شده است؛ در شمار صد رمان برتر جهان؛ و از سری کمدی انسانی است

    عشق هماره ستوده و ستایش شده، و تجربه‌ ی آن، یکی از زیباترین تجربه‌ های زندگی است؛ داستان‌های بسیاری، درباره ‌ی شکل‌گیری این حس عجیب نگاشته شده ‌اند، و چگونگی وصال دو دلداده به هم را، بازگو کرده ‌اند؛ داستان‌هایی که شمار بسیاری از خوانشگران را به دست آورده اند، و کتابهایی که به تیراژهای افسانه‌ ای ‌رسیده اند؛ اما عشق هم محدودیت‌هایی دارد، و در هر دوره و زمانه ‌ای، جامعه نیز، معیارهایی برای پذیرش رابطه ‌ی عاشقانه،‌ در نظر می‌گیرد؛ فاصله ‌ی سنی، و معشوق متاهل، حتی امروز هم، از تابوهای اجتماعی، به شمار می‌آیند؛ «بالزاک» نویسنده ‌ای بوده که به همه‌ ی جنبه های اجتماعی علاقه داشته، و با نگاهی ژرف این نوع رابطه ‌ی عاشقانه را، در داستان «زنبق دره» بازگویی می‌کنند

    چکیده: («فلیکس» شخصیت اصلی داستان، در آغاز کتاب، پسری نوجوان، از خانواده‌ ای ضعیف، سرد، و بی‌محبت است؛ ویژگی‌های ظاهری او همچون اندام نحیف، قد کوتاه، و چهره‌ ی رنگ ‌پریده، با اخلاق، و روحیه‌ ی او، در تناسب است؛ او که به تازگی، از مدرسه‌ ی نظامی فارغ شده، به یک مهمانی اشرافی، پاگشا می‌شود؛ چنین مهمانی‌هایی، در سده ی نوزدهم میلادی، به‌ منزله ‌ی ورود به جامعه، و تعاملات رسمی، شناخته می‌شدند؛ «فلیکس» برای نخستین ‌بار، خانم «دوموسورف» را، در آن مهمانی، دیدارمی‌کند؛ دست سرنوشت، با «فلیکس» همراه است، و او در سفری به یکی از مکان‌های خوش ‌آب ‌و هوا، با دره‌ های سرسبز، خانم «دوموسورف» را، دوباره می‌بیند؛ آشنایی «فلیکس» با خانم «دوموسورف»، مرحله‌ به مرحله پیشرفت می‌کند، و با وجود فاصله ‌ی سنی بین آن‌دو، عشقی سوزان، برای «فلیکس» می‌شود؛ «فلیکس» برای نزدیکتر ماندن به خانم «دوموسورف» تلاش می‌کند، تا با همسر، و فرزندان او، رابطه ا‌ی دوستانه برقرار کند، و به ‌این ‌ترتیب هماره به خانه ‌ی آن‌ها در رفت ‌و آمد است؛ آیا اصرار «فلیکس» بر ایجاد رابطه ‌ای پرسوز، بین او و خانم «دوموسورف»، به نتیجه می‌رسد؟ «فلیکس» خیلی زود می‌فهمد، که رابطه‌ ی بین خانم «دوموسورف»، و همسرش شکرآب است؛ تحولات اجتماعی، در سیاست نیز، فرصتی به «فلیکس» می‌دهد، تا جایگاه اجتماعی خود را، بالاتر ببرد؛ «فلیکس» با استفاده از این پتانسیل‌ها، بیشتر به وصال خود با دلداده ‌اش، امیدوار می‌شود)؛

    نقل از متن کتاب: (گاهی ما کسانی را به خاک میسپاریم، که برخی از آنها، آنقدر برای ما گرامی بوده اند، که خاطراتشان با طپش قلب ما، پیوسته است، و هر نفسی که میکشیم، به آنها میاندیشیم، و این تناسخ ظریف، عشق آنها و وجود آنها را، در ما زنده نگه میدارد؛ آرزوهای واقعی، همانند گلهای زیبایی هستند که هرگاه در زمین سختتری روییده باشند، تماشاییتر، و لذتبخشتر هستند)؛ پایان نقل؛

    نقل دیگر از برگردان روانشاد «به آذین»: (صبر شما بسیار عالی است، ولی آیا شما را به سوی خرافی نمی‌برد؟ این است که محض خاطر خود، و بچه‌هایتان، رفتارتان با «کنت» را باید عوض کنید؛ تحمل قابل ستایش شما، به خودخواهی او، میدان داده است، رفتار شما با او، شبیه رفتار مادری با فرزند دردانه خود، بوده است؛ ولی امروز، اگر می‌خواهید زنده بمانید...؛ نگاهش کردم، و تاکید نمودم، و شما البته این را می‌خواهید! پس، از تسلطی که بر او دارید، استفاده کنید؛ خودتان می‌دانید، که دوستتان دارد، و از شما می‌ترسد؛ بگذارید بیش از این از شما بترسد، در مقابل خواست‌های پراکنده‌ اش، یک اراده رک ‌و راست بگذارید؛ همچنانکه دیوانگان را در حجره‌ ای زندگی می‌کنند، شما هم بیماری او را، در یک محیط معنوی، محصور کنید؛ در حالی که به تلخی لبخند می‌زد، گفت: فرزند عزیزم، تنها یک زن بی‌عاطفه می‌تواند چنین نقشی بازی کند؛ من مادرم، بنابراین نمی‌توانم جلاد خوبی باشم؛ آری، من می‌توان رنج بکشم، اما اینکه دیگران را رنج بدهم، هرگز! حتی برای بدست آوردن یک نتیجه بزرگ و شرافتمندانه؛ از آن گذشته، مگر در اینصورت نباید قلبم را به دروغ گفتن وادارم، لحن دیگری به صدایم بدهم، قیافه ‌ای آهنین بگیرم، رفتار و کردارم را دگرگون سازم؟ توقع چنین دروغ‌هایی از من نداشته باشید)؛ پایان نقل

    تاریخ بهنگام رسانی 01/02/1400هجری خورشیدی؛ 14/12/1400هجری خورشیدی؛ ا. شربیانی

  • Larnacouer de SH

    Geçen sosyal medya uygulamalarının birinde bir vitaminsizin profili sponsorlu içerik olarak ana sayfama düştü, ben de profiline girmiş bulundum. Girişte kocaman harflerle "Y A Z A R" yazıyor. Dedim soyadı falan herhalde. Sonra baktım profiline, yok bildiğimiz yazarlıktan söz etmiş, yazarlık - meslek olan.

    Gezdiği imza günleri, arkasında kuyruklar falan var. Boy boy alıntılar, seksen iki açıdan çekilmiş kitabının fotoğrafları. Okurlarının hayır pardon çok affedersiniz, hayranlarının hatta ailesinin öyle diyorlarmış birbirlerine??? fotoğrafları var. Çocuklar oraya buraya yazarımızın ismini, sonracığıma kitabın karakterleriyle alakalı bi' şeyler çizittirmiş, yani öyledir sanırım o kadarını anlayamadım. En son Comic-Con gibi panellerin birinde gördüm çünkü orası burası boyalı insan, ne bileyim. Zaten öyle bi' profil ki, bir noktadan sonra sen Lale Devrisin, beynin Patrona Halil isyanı.

    Yazar kişisinin imzaladığı kitaplara kondurduğu notlar yazım yanlışı, imla hatası ve anlamsızca iliştirilmiş yabancı kelimelerle dolu. (Xoxo - Gossip Girl nostaljisi, gözler yaşlı)
    Dehşete düştüm, nutkum tutuldu, hayret ettim, gerildim ve sinirlendim; çünkü dışarıdan bas bas ben yanlışım diye bağıran bir şeyin içi ne kadar doğru olabilir.
    ÇÜNKÜ BU NE? NEDEN? NİYE?

    Şimdi bu söylediklerimi şuraya bağlayacağım:
    Evet, bence de Vadideki Zambak konusu ibaretiyle harika bir eser değil ama Balzac öyle. Kendisi muhteşem bir detaycı ve Vadideki Zambak kitabı %99 betimlemeden ibaret; anlattığı her şeyin altyapısı dolu üstelik. Haliyle tüm bunlar kitabı çok değerli kılıyor. Zaten kitabın beğenilmeme nedeni büyük ihtimal bu: Kendilerine yazarlık sıfatını yakıştıran yeni yetme yazıcıların alıştırdığı hiçbir derinliği ve anlamı olmayan kitaplar yüzünden, 183 yıl evvel kaleme alınmış bu (ve nicesi güzel) kitaba burun kıvrılıyor.

    Mesela bu yazıcılar tuhaf içerikler üretip sayfalarca saçmalıyor, kalkıp yayınevleri de bunları basıyor. Turşuyu şekerli kurmaya çalışmak kadar absürt bir şey bu ya. Yaz günü kaban giymek, zemheri de parmak arası terliklerle dolaşmak gibi.
    Bulmacalar da en fazla üç kutucuk doldurmaya yetecek genel kültürü var yani yok ama yazıyor. En son tek haneli yaştayken Ayşecik serisini okumuş ama yazıyor ve mesleği sorulunca YAZAR olduklarını mı söylüyor bu insanlar? Hadi canııııım!
    Ay Allah affetsin ya.
    Siz yazarsanız Balzac, Gogol, Dickens, Tolkien ve binlerce muhteşem kalem tutan insan ne?

    Mesela siz yazarsanız ben masa lambasıyım, yastık kılıfıyım, bardak altlığıyım, gözlük camıyım ama umarım günün birinde Angelina Jolie olurum.

  • Tuğba

    Kitap, aristokrat bir ailenin genç ve yakışıklı oğlu Felix'in kendinden birkaç yaş büyük; evli ve 2 çocuklu bir kadına kapılmasını ve bu ikili arasında yaşanan zor ve imkansız gibi görünen aşkı işliyor. Kitaba ismini veren "Vadideki Zambak sembolü" ise bu aşkın bir ürünü.

    İkili arasındaki bağ belki de çoğu okuyucu için garip ve içselleştirmesi zor gibi görünse de bu, insan hayatında inkar edilemez bir gerçekliğin dışa vurumudur. Yani henüz 20 yaşında bir genç olan Felix'in Henriette ve daha sonra Lady Dudley gibi kadınlarla birlikte olmasının temelinde yatan sebep (çocukluk döneminde annesi tarafından giderilemeyen sevgisizlik) ne kadar gerçek ise Henriette'nin Felix'e duyduğu sevgiyle alakalı yaşadığı gel-gitler de (çoğunlukla büyük tutarsızlıklar gibi göründüğünden beni kızdırsa da) en az o kadar gerçekti.

    İzlenimlerimi özetleyecek olursam; Vadideki Zambak, konusu itibariyle çarpıcı ya da eşsiz bir metin değil belki ama betimlemeleri, karakterlerin özgünlüğü ve okuyucunun beklentisini karşılayan finaliyle oldukça güçlü bir hikaye. Balzac'ın satırlarının temeli oldukça dolu ve hikayede iletilen her duygu kendi içerisinde derin analizler içeriyor.

    T.

  • Manny

    Félix de Vandeness, a sickly, neurotic, but highly intelligent adolescent who rather reminds me of Proust's narrator, is at a ball in a provincial town when he lays eyes on the most beautiful woman he's ever seen. As one does, he can't stop himself from sexually assaulting her. Surprised and offended, she leaves, but he makes inquiries and tracks her down. What happens next is the subject of a long letter, the main body of the novel, which Félix is writing many years later to Nathalie, the woman who then is his mistress. He frequently begs her pardon and trusts that she won't be offended by all the things he's telling her about this tragic period in his life. He wants her to understand him, you see.

    Félix discovers that the woman from the ball is the Countess de Montsauf. She's married, has two children, and doesn't get on well with her much older husband, a ruined aristocrat, who appears to be suffering from hypochondria, PTSD, anger management problems and incipient senility. But Félix, who's a crafty little thing, manages to inveigle himself into the Count's good graces. The one thing the Count likes to do is play backgammon; Félix is always ready for a game, even though the Count insists on playing for money that Félix can't afford and is a terrible loser. The Countess is grateful that this kid is distracting her husband and forgives him.

    Pretty soon, Félix has established himself as a regular visitor. Every time he gets a chance, he repectfully tells the Countess about his undying love for her, laying on the poetry and Christian sentiment as thickly as possible. He spends hours every day looking for flowers so that he can present her with exotic bouquets. The Countess barely knows anyone else; no one wants to visit the house because her husband is so horrible. After a while, it's clear that she's begun to reciprocate Félix's feelings for her. But although she's more or less stopped sleeping with the Count, she won't sleep with Félix either. She's very serious about her Christian principles, and tells him he can only think of her as a mother. She is in fact just ten years older than him.

    The Count sees what's going on without properly admitting it to himself. He becomes seriously ill and for weeks hovers between life and death. His wife and Félix nurse him back to health, trying their hardest not to think how extremely convenient it would be if he would just die. (Those damn Christian principles!) In his parenthetical asides to Nathalie, who's reading all this in his novel-length letter, Félix says it's the happiest period of his life. He can be with the Countess all the time while they're looking after their patient. She's often informally dressed, he can check her out as much he wants. Sometimes their hands touch.

    The Count survives and Félix goes off to Paris. The Countess has pulled strings (her family is powerful and well-connected), and at twenty-three he gets an important job working directly for Louis XVIII, who's back on the throne after the fall of Napoleon. For a while, all goes well; Félix lives chastely at court and exchanges regular letters with his guardian angel. But alas, a depraved English aristocrat, Lady Dudley, decides she has to seduce the King's new favourite. Félix resists nobly (or so he tells Nathalie, at least), but Arabelle is too cunning. She gets him into her bed. Unlike the Countess, she's a sexy bitch who's up for anything. I was quite surprised at the things Balzac manages to tell us without using any rude words.

    Félix has been dumb enough to believe he can keep it secret, but needless to say the Countess finds out. She's heartbroken; on top of everything else, she can't even admit she is (those Christian principles again). She stops eating, pines away in a couple of months, and dies after a touching reconciliation scene with Félix. She leaves a letter, to be read after her death, telling him that she has loved him passionately the whole time. When Félix gets back to Paris, he finds that Arabelle has broken off their relationship. He's said multiple times that he didn't want her anymore, but he's still seriously annoyed to be the one getting dumped. Just to put the cherry on the ice-cream, the Countess's daughter has figured out what's happened and says she never wants Félix in their house again.

    Ah! concludes Félix at the end of his long letter to Nathalie, you can see why I look a bit sad at times. But darling, I know you'll understand me. Jesus Christ, I was thinking, it is a bit hard to remember that this was the early nineteenth century, people viewed relationships between men and women differently then, you need to evaluate these things in context, etc etc. Imagine my surprise when I turned the page and read Nathalie's reply. It could have been written yesterday: dripping with sarcasm and hurt feelings, she says she'll obviously never be able to compete with hot Arabelle or the saintly Countess; she's also less than impressed by the fact that he repayed this woman's many kindnesses by killing her. She tells Félix, though at greater length and in flowery French, to be careful not to let the door hit him on the way out.

    Unfortunately, the edition I'm reading has no footnotes or introduction. But doing a little googling, I find that Le Lys dans la vallée was published in 1836, four years after Balzac began his liaison with Ewelina Hańska, who took a lively interest in all his writing. Furthermore, it appears clear that the character of the Countess is based on that of Laure de Berny, a woman 22 years older than Balzac, with whom he was very close. Is it possible that Mme Hańska wrote Nathalie's reply? If anyone knows more, please tell me!

  • محمدقائم خانی

    .


    مردم نوکیسه به میمون شباهت دارند و همان چابکی در ایشان نیز هست، انسان آن‌ها را در بلندی می‌بیند، چالاکی‌شان را هنگام بالا رفتن تحسین می‌کند، ولی پس از از آنکه به اوج سیر خود رسیدند دیگر جز جنبه‌های شرم‌آورشان را نمی‌توان دید.


    پیوسته به سوی گل‌ها نظر می‌افکند و گویی که از آن تغذیه می‌کرد، و همه اندیشه‌هایی را که من در آن نهاده بودم جذب می‌کرد. این گفت‌وگو و این ارتباط دلنشین از راه یک دسته گل به همان گونه است که شما به وسیله یک قطعه شعر با سعدی مربوط می‌گردید.


    گرایشی در جوانان است که همواره زود قضاوت کنند، و این گرچه موجب سرافرازی آن‌هاست ولی به زیانشان منجر می‌شود، و همین علت سکوتی بود که در سابق به جوانان که نزد بزرگان به کارآموزی می‌پرداختند، و راه و رسم زندگی را فرا می‌گرفتند تحمیل می‌شد. آری، در گذشته طبقه نجبا مانند اهل پیشه و هنر شاگردانی داشتند و اینان جوانان نجیب‌زاده‌ای بودند که نسبت به سرپرستان خویش صمیمی و فداکار بودند و بر خوان آنان نان می‌خوردند. امروز جوانان معلوماتی دارند که مانند میوه‌ای که در گرم‌خانه به عمل آمده باشد یک‌سر ترش است و همین آنان را بر آن می‌دارد که درباره هر کار و هر اندیشه و هر نوشته به سختی قضاوت کنند، همه چیز را با دم شمشیری که هنوز به کار نرفته است می‌برند و فیصل می‌دهند.


    هر زن جوانی که به محافل اعیانی می‌رود و زندگی‌اش با لذت‌ها و کام‌رانی‌های آن می‌گذرد تا نیمه فاسد است و شما را فاسد خواهد کرد. آن موجود پاکدامن و سنجیده‌ای که شما بتوانید برای همیشه فرمان‌روای روحش باشید در چنان جایی نیست. آه! زنی که شما را دوست بدارد یک زن منزوی خواهد بود. نگاه شما از برای او بهترین جشن‌هاست و زندگی‌اش به سخنان شما وابسته است. بگذار چنین زنی برای شما همه چیز جهان باشد باشد، زیرا شما نیز همه چیز اویید.


    شما با شخصیت عجیب مردم انگلیس، یعنی با آن دریای مانش گذرناکردنی غرور و آن تنگه سن‌ژرژ خونسردی که میان خود و کسانی که به ایشان معرفی نشده‌اند قرار می‌دهند، لابد آشنایی دارید. به نظرشان سراسر بشریت لانه موری است که آن‌ها از فراز آن قدم برمی���دارند؛ هیچکس را هم‌جنس خود نمی‌دانند مگر کسانی را که خود به این عنوان پذیرفته باشند.


    اگر خداست که شوق و شعور خوشبختی را به ما داده است، پس آیا نباید به فکر جان‌های معصومی باشد که در این دنیا جز رنج و اندوه چیزی ندیده‌اند؟ یا همین است، یا آن‌که خدایی وجود ندارد و زندگی ما شوخی تلخی بیش نیست.


    آخر، ما به زنی که صبح اشک می‌ریزد چه می‌توانیم بگوییم؟ به نظر من در چنین موقعی درشتی و تندی کار ناهنجاری است. ما که شب در مقابل افسونگری او مقاومت نکرده‌ایم، فردای آن شب مجبوریم به او دروغ بگوییم. جوانمردی در مورد زنان از دروغ، وظیفه‌ای برای ما ساخته است.


  • Irmak

    Bu kitap tarihe en nefret ettiğim kitap olarak geçebilir. Net.

  • Daria

    I present Balzac's The Lily in the Valley summarized, because, well, I just couldn't resist. Despite the fact that the first fifty pages or so felt like getting a lobotomy, I really got into it by the time the novel ended, which shows above all that Balzac knows his stuff, I guess. Look away for fear of spoilers now (but, come on, it's a Romantic version of La Princesse de Cleves - you don't need to think too hard to figure out what goes down). Alors, Balzac was begged by his critics to write a novel about a "virtuous woman," for once. And this is what came out of it:

    Preface: "This novel, La Princesse de Cleves of Romanticism…" Oh no.

    Romantic childhood. Suffering and injustice all around.

    Following years of spiritual and sexual repression, Felix takes the opportunity offered by Madame de Mortsauf's bare shoulders for an impromptu, one-sided makeout session in a corner of a ballroom. Madame de Mortsauf does not report him.

    Felix stays with family friends. They conveniently live just across from the Mortsauf estate.

    Madame de Mortsauf says, "I have kids, an unstable husband, and my life generally sucks. Love me like my aunt did." (Seriously, Balzac? You couldn't have come up with some equally platonic, but less ridiculous, than an aunt?)

    Felix is cool with this.

    Pages upon pages of further sexual repression.

    Balzac spends five pages describing a bouquet. (Professor later says, "But the bouquet is an allegory for sex!" Oh. Shouldn't have skipped that bit…)

    Monsieur de Mortsauf is prevented from kicking the bucket by the attentions of his wife and Felix. Christian charity wins out over desire. It is a little maddening, even for the reader.

    Felix goes a-traipsing with a heathen Englishwoman.

    The French talks smack about the English.

    The English talk smack about the French.

    Madame de Mortsauf has moments of weakness and expresses an un-Christian desire for the Englishwoman's blood.

    Felix spends some time being tossed between the two women in the most passive aggressive match of human football in literary history.

    Madame de Mortsauf takes a really long time to die.

    Felix dumps the Englishwoman.

    Madame de Mortsauf leaves Felix a letter to be read only after her death - a really, really hot letter, actually, which expresses just how badly all this time she wanted to f----

    This becomes the most sexually frustrating novel in existence.

    Natalie de Manerville, Felix's current lover and the reader to whom the entire novel is addressed, writes back the equivalent of, "You insensitive twat," and dumps him.

    Somehow, Balzac manages to capture men and women and society and sex, all in painfully Romantic prose. (Professor says, pay good attention to Natalie's letter: read it as a break with the idealistic body of the novel, consider it as Balzac's own critique of his text…)

    But the reader trots off to continue with Anna Karenina.

  • Burak Candan

    Vadideki Zambak, Balzac'ın hayatının en büyük eseri olan, içerisinde irili ufaklı 91 eser bulunan İnsanlık Komedyası (La Comédie Humaine)'nın en meşhur parçalarından birini oluşturuyor.

    Balzac, arka planda Napolyon'un ilk düşüşünü izleyen restorasyon dönemi Fransa'sının toplumsal panoramasını çizerken, ön planda bizi Aristokrat ailesi tarafından itilip kakılan ve sevgiden tamamen yoksun bırakılan Félix'in hayatına tanık ediyor. Félix'in kapalı ruh halini de, onun gözünden dış dünyayı da, bazen tek bir tümcenin yarım sayfalık bir paragraf haline gelebildiği upuzun betimlemeler üzerinden gözlemliyoruz. Bu sonu gelmeyen tasvirler çoğu kez sabır sınayıcı olsalar da bu sabrın meyvesini romanın sonuna doğru alıyoruz. Zira roman aktıkça Balzac'ın detayları obsesyon haline getirmiş bir hiper-realist ressam gibi yarattığı bu toplumsal tablo o kadar belirgin ve etkileyici hale geliyor ki, bu sayede tecrübe dahi etmediğimiz duyguların gerçekliğiyle yüzleşiyor ve onları kendi gerekçeleriyle kabul etmek durumunda kalıyoruz.

    Ana temanın, Félix'in evli ve çocuk sahibi kontes Henriette'e duyduğu platonik aşk olduğu düşünüldüğünde eser ilk bakışta romantik bir roman olarak algılanabiliyor. Esasında Balzac, bu romantik ögeleri okuyucuda şairane bir etki bırakmak güdüsüyle değil; az önce dediğim gibi onları gerçekçi ve natürel bir etki yaratmak amacıyla kullanıyor. Bir başka deyişle Balzac, muazzam gözlem yeteneğine, yanılmaz hislerine başvurarak çizdiği saplantılı karakterlerinin hayatlarının doğal akışına müdahale etmiyor. Gerçekten de, ne aşkının büyüklüğünden gözü hiçbirşey görmeyen, onun kutsallığına adeta iman eden Félix, ne de kendisini ahlâk timsali bir anne/koca olarak gören ve 'melekliğe' soyunan Henriette büyük iddialarına bağlı kalabiliyor ve nihayetinde her ikisi de bir duygunun fetişisti olan her insan gibi acı bir yanılgıya düşüyorlar. Çünkü tabiatlarını aldatamıyorlar.

    Eser, Balzac'ın neden modern romanda gerçekçilik ve doğallığın babası olduğunu ve romantiklere istinaden söylediği; "benim burjuva romanlarım sizin tragedyalarınızdan daha trajiktir" cümlesinin haklılığını açık bir şekilde gösteriyor.

  • Alp Turgut

    Annesi tarafından yeterli ilgi görmediği için anne eksikliği çeken 20’li yaşlardaki Felix’in, seçme şansı olmadan evlendirilmiş iki çocuk annesi kendisinden 6 yaş büyük Henriette ile olan platonik aşkını konu alan "Vadideki Zambak", odak noktasına ilk saf aşkı alarak derin karakter psikolojileriyle romantik akıma yön vermiş bir kitap. Balzac’ın dilini hakim olanların okumasını önerdiğim kitapta Felix’le Henriette arasında geçenler kitabın finaline kadar çözümlenmiyor. Bu da doğal olarak hikayenin ağır aksak ilerlemesine neden oluyor. Buna rağmen, harika mektup finaliyle karakterlerin davranışlarının biraz daha sağlam bir düzleme oturarak okuyucuyu etkilemeyi başarıyor. Kitabı kurken Balzac’ın neden bu kitabı diğer kitaplarının üzerinde tuttuğunu anlamak çok da zor değil; çünkü yazarın ne kadar emek verdiğini doğa ve karakter betimlemeleriyle görmek mümkün. Yine de Henriette ile Felix arasında yaşananlar Anna Karenin ve Vronski veya Elizabeth Bennet ve Darcy kadar çarpıcı ve etkileyici değil.

    22.07.2018
    İstanbul, Türkiye

    Alp Turgut


    http://www.filmdoktoru.com/kitap-labo...

  • Esma T

    Balzac'ın en tanınmış ve en sevilen eserlerinden biri. İmkansız bir aşkı, temiz ruhları ve saflığı konu alan bir roman. Girişi oldukça acıklı olsa da (okurken çok üzülmüştüm), ilerleyen bölümlerde aşkın derinliklerinde yüzüyor ve umut ile umutsuzluk arasında hikayenin sonunu merakla bekliyorsunuz.

    "Her acının öğrettiği bir şey vardır, onca acı çektiğim için bilgim derindir."

    Kitaptaki karakterler hem güçlü hem de özgünler. Gerçek aşk ve sevgiyi irdeliyor ve saf sevginin ne olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz. Her karakter sevginin başka bir biçimini temsil ediyor, hepsi hayatın içinden hepsi olağan, bununla birlikte hepsi kusurlu.

    Ben kitabı yaklaşık iki haftada okudum, zaman bulup başına hiç geçemediğim günler oldu, bu da kitapla arama girdi ne yazık ki. İstediğim etki bende tam anlamı ile uyanmadı, daha kısa bir sürede okusam daha çok seveceğime eminim. Uzun betimlemeler bazen hikayeden kopmanıza sebep olsa da sevginin çeşitli hallerini okumak ve inceleme fırsatı bulmak hoşuma gitti. Vadideki Zambak'ı ne kadar sevsem de Goriot Baba hala favorim.

  • Shaghayegh.l3

    داستان ساده‌ و توصیفات زیبا؛ از کتاب‌های خوب بالزاک.
    [سه ستاره رو چهارتا کردم به‌خاطر سه صفحه‌ی آخر که انتظارشو نداشتم.]

  • محمود المحادين

    عزيزي الطبيب، هو ذا واحد من الحجارة التي استنفدت أكبر جهد في المدماك الثاني من بناء أدبي بني بتؤدة وجهد، أريد أن أسجل اسمك عليه لأشكر العالِم الذي أنقذني في الماضي، ولأمجد الصديق الدائم... بلزاك في مقدمة رواية زنبقة الوادي كتب هذا الإهداء لجان باتيست ناكار عضو الأكاديمية الملكية الطبية وصديق عائلة بلزاك والذي كان يمول الروائي بأريحية

    زنبقة الوادي رواية من 500صفحة وهي من أهم أجزاء (الملهاة الإنسانية) اللي كتبها بلزاك لهيك سماها واحد من الحجارة في المدماك الثاني... الملهاة أو الكوميديا الإنسانية سلسلة من الكتب ألفها بلزاك اللي عاش من 1799-1850 وتعتبر مراية المجتمع الفرنسي بهذيك الفترة والبعض سماها أكبر مستودع للعواطف الإنسانية، تقريباً صدرت ب37مجلد كان من الصعب حصرها خاصة إنه الكاتب ما استخدم هذا الإسم فعلياً إلا سنة 1829 وفيه بعض القصص ما في منها إلا العنوان وهي تحاكي الكوميديا الإلهية لدانتي وبالمجمل كانت بتحوي ما يزيد عن 2209شخصيات أشهرها الأب غوريو...

    للأسف لا يمكن محاصرتها أو ملاحقتها بالكامل خاصة إنه الكاتب كان يحط خطة وما يلتزم فيها حتى من ناحية عنوان الرواية أو القصة، ماركس علق عليها:استفدت من روايات بلزاك لقراءة الإقتصاد في القرن 19أكثر من الكتب المتخصصة البحتة...

    كان يعتبر من أكثر الكتاب الفرنسيين غزارة في الإنتاج وتجاوزت مؤلفاته ال137عمل ويعد مع جوستاف فلوبير من مؤسسي الواقعية مع إنه كان أميل للواقعية الحالمة... حاصل على وسام جوقة الشرف من رتبة فارس... عاش معظم حياته هارب من الدائنين واضطر أحيان كثيرة ينشر بأسماء مستعارة...

  • Enrique

    Buena novela realista que bucea en ese tema tan literario como es el amor imposible, la pasión, la renuncia voluntaria, desinteresada, siendo esta creo que una de sus obras precursoras. Ojo que estamos hablando de que se publicó en 1836, casi época napoleónica, hace dos siglos, ahí es nada. No tengo en mente obras publicadas anteriores con esa temática.

    Estamos ante una de las cumbres de Balzac, pero me temo que lo he leído demasiado tarde. Su lectura choca con los usos sociales de forma profunda, difícil hacerlo tuyo, más si cabe en la temática que comento que trata.

    Finalmente te imbuyes en la propuesta de Balzac, pero el desarrollo de la historia me resultó sumamente lento.

    Lo que más ha gustado ha sido el final que le da.

  • Vahid

    اگر دنبال نویسنده‌ای می‌گردید که بتواند به دقتی مثال زدنی و زیباترین وجه با ارائه شخصیت‌هایی باورپذیر شما را محو فضای داستان‌هایش کند بی‌شک این نویسنده کسی نیست جز بالزاک!

  • Hannah Wilkinson

    There is some beautiful language in this novel; however, I found it to be verbose in too many areas. I just don't want to read that deeply into the thoughts of this lovesick narrator. He falls in love with a married woman and follows her around for years. He is just too much. He worships this Henrietta and thinks of her as a pure angel goddess of perfection. That's great but the plot just doesn't go anywhere. These two lovebirds keep things chaste, which is fine, but then the characters have nothing to do but talk. We just wait around until someone gets sick or until the narrator goes back to the king. I just don't care about the narrator or his great love for this woman. The last few pages were the breath of fresh air I needed. The last letter to the narrator almost makes up for the tedious reading to that point, but not quite.

  • Lamiya Goycayeva

    Bir onu başa düşdüm ki, klassik mətndəki sentimentallıq artıq mənə təsir gücünü itirib. Kitabı sadəcə dövrün tələbləri, qaydaları, cinslərə biçdiyi çərçivələr və s. ilə tanış olmaq üçün oxudum. Baş qəhrəmanımız Feliksin zırıltısı, şikayəti, ah-naləsi - hamısı zəhləmi tökdü, hərəkətsizliyi, itaətkarlığı qıcıqlandırdı. Hətta Natalinin Feliksə yazdığı sonuncu məktub olmasaydı, kitabı bəlkə də daha aşağı qiymətləndirərdim. Sağ olsun, Natali! Feliks haqqında nə düşünürdümsə, daha ibarəli sözlərlə dilə gətirdi, gədəni ağ yuyub-qara sərdi. Yeri gəlmişkən, gənc qəhrəmanımız Balzakın öz prototipidir. Müəllifin özünə qarşı belə amansız münasibəti də təqdirəlayiqdir! Özü ilə məzələnə bilən insanlardan həmişə xoşum gəlib.

  • Aslı Can

    Vadideki Zambak beni biraz öfkelendirdi ama öfkemde haksız mıyım diye düşünmüyor da değilim. Sağlıklı yorumlamam için Balzac'ı biraz daha tanımam lazım sanırım. Sunduğu ''ideal''i çok dayatıyor ama bir yandan da dayattığı ideallerin hepsi çok büyük çelişkiler barındırıyor. Balzac'ın, bu çelişkiyi ''erdem''in doğasında olan bir çelişki olarak mı, yoksa bir ''kadın'' olarak Henriette'in doğasında olan bir çelişki olarak mı algılayıp, yazdığına göre farklı yorumlanabilir her şey. İkinci seçenek daha ağır basıyor ama sondaki Natalie'nin mektubu biraz aklımı karıştırdı.

    Balzac'ın analiz ve gözlem yeteneğinin kuvvetli olduğu ortada ama bu yetiyi kullanırken ''bu böyledir, şu şöyledir, şunu yapan böyle bir insandır.'' gibi önermeleri kendinden bu kadar emin bir şekilde barındıran edebi metinleri sevmem çok güç. Okuruna alan açmayan yazarlara ben de kafamın içinde bir yer ayıramıyorum. Benim için sadece karşılaştığım bir olgu olarak kalıyorlar.

  • Ayda

    İlk 200 sayfasının dilin ağırlığından dolayı yavaş ilerlemesine rağmen son 100 sayfasında kitabı elimden bırakamadım. Nefretten kedere, kederden huzura neredeyse bütün duyguları dibine kadar yaşattı bu kitap bana. Yeri geldi gerçek aşkın saflığının mükemmel tasviriyle gülümsetti yere geldi "böğürtecek" kadar ağlattı. Bu kitabın Balzac'ın favorisi olmasının sebebini her satırda daha iyi anladım. Spoiler vermemek için daha ayrıntıya girmeyeceğim fakat ağır dili kaldırabilen herkesin okuması gereken bir başyapıt bu kitap.

  • Maryamooo

    راستش توصیف نویسنده از لحظه ی عاشق شدن فیلیکس رو نمیتونستم درک کنم. این عشق سوزان شروع بی معنایی داشت. همینطور عاشق شدن هانریت برام مبهم بود و عجیب تر از همه نقش کنت تو رمان بود که انگار مثلِ مترسکی کاشته بودنش وسط کلوشگورد! وگرنه این حد بیخبری از دنیای اطرافش عجیب بود.
    توصیفات جزئی خیلی زیادی داشت که بعضی جاها خسته کننده بود برام و ردش میکردم.
    نامه ای که اخر کتاب ناتالی برای فیلیکس نوشته رو دوست داشتم. شاید تنها قسمت باورپذیر رمان محتوای همین نامه بود دربرابر آدمی که بطور اغراق امیزی غرق در روابط گذشتشه!

  • Atefeh

    اگه بتونيد ٧٠ صفحه ي اولش رو با توضيحات زيادي و حوصله سربرش تحمل كنيد ، يك داستان بي نظير از عشق رو ميخونيد
    يه جاي كتاب (حدود ١٠ صفحه )نامه ي هانريته به فليكس جوان ، كه قصد داره براي اولين بار به طور جدي وارد اجتماع بشه و در اين ده صفحه پندهايي درباره ي زندگي و برخورد با آدم ها و قشرهاي مختلف بهش ميده، حتي اگه حوصله ي خوندن كتاب هاي بالزاك رو نداريد اين نامه رو بخونيد، خيلي زياد آموزنده بود

  • Saye Tafreshi

    بالزاك واقعا كارهاش بي نظيره
    حس هانريت تو صفحات آخر كتاب ديوانه كننده است
    انقدر بالزاك اين عشق خوب توصيف كرده ،كه الان حس يك عاشقي و دارم كه به محبوب عزيزم نرسيدم
    پنج ستاره بهترين نمره براي اينكاره

  • Marquise

    When I was still a student, I picked a French copy of this from my Uni's library and read it thrice or so during class breaks. It was because this book,
    Fabulous Originals: Lives of Extraordinary People Who Inspired Memorable Characters in Fiction, piqued my curiosity by claiming that Félix's lover, a daring Englishwoman who rode to him on horseback for their trysts, was based on Lady Jane Ellenborough, a scandalous aristocrat of the time, and after reading the whole book I recall wishing that it had been all about the Englishwoman and Félix instead of that exhausting emotional vampire that was the female lead, Henriette de Mortsauf, with all her demands, her hand-wringing, and her sanctimonious piousness.

    That's what'll forever stay in my memory: exhausting character, exhausting storyline, too much longing, emotional and sexual, for its sake, and a plot that would've been better if it had about 40% less pages. Not one I'd recommend to anyone wishing to read Balzac for the first time, it's more for those wishing to delve deeper into his less-known works.

  • Alison Winfield-Burns

    Once, twice, more than six times and then every few sentences, I had to stop and sob while trying to read the end of the book, about the last 20 pages or so--put the book down and walk away. I thought I never would be able to finish this masterpiece. It was just so emotional and wonderful. It's based on the real-life first love of the author. He writes like a man in love who knows all about love. He calls his beloved, "Lily in the Valley."

    This is the best romantic literature I've read. Better than Bronte. Better than anybody. Because it rings true. Men and women will relate to the text.

    And then, incredibly, at the very, very end, I burst into laughter. Balzac is a master writer.

  • James F

    Although written between two of his greatest novels, Le père Goriot and Les illusions perdus, Le lys dans la vallée is not in my opinion one of Balzac's best. Balzac in the Comédie humaine vacillates between the Romanticism of his time and a not yet fully developed Realism; while his best works, like Le père Goriot and Les illusions perdus, are predominantly Realist, Le lys dans la vallée is very Romantic. As in many of his less successful novels, it is hard to get into at first with long descriptions of scenery, furnishings and so forth before the reader is interested in the characters or the action; the emotional scenes which can be very powerful are continued too long and with too much repetition and too many religious platitudes (although those may have been more acceptable in a more Christian period.)

    The novel is ostensibly a long letter from Félix de Vandenesse to his current lover Natalie, in response to her request to explain his past. (The conceit hardly works; the style is not at all like a letter, and as her short reply at the end tells him it is obviously inappropriate to send to his lover, or to write at all.) He describes his unhappy childhood and how as a young man he fell in love with Henriette (Mme. de Mortsauf), a woman a few years older than he is who is in an unhappy marriage. The bulk of the novel describes their attempt at a Platonic love affair without infringing on her duties to her husband and children. Apparently he wrote the novel in reply to one by Sainte Beuve, to show how he would present the theme of a renunciation of erotic love in favor of marital and family duty, and to meet criticisms that his women characters weren't sufficiently moral, but he didn't convince the critics of his time (or me): whether he intended it or not, the novel shows how the morality it is supposedly supporting only creates misery for all the characters (and in her dying moments Henriette herself seems to reject it). He also describes his very un-Platonic love affair with a British noblewoman, Lady Dudley. Balzac makes it easier on himself (and I think makes an aesthetic mistake) by opposing the completely negative character of Lady Dudley as a foil to Henriette (although at the very end Natalie in her reply suggests that the narrator is unfair to both.)

  • Aysel HALLAÇOĞLU

    Seven var sevmeyen var ama tam bir Fransız romanı diyorum olaylar durgun ama aşkın şiddeti fazla. Eğer aşıksanız Google a aşk mesajları yazıp araşt��racağınıza bence Balzac Vadideki Zambak ı okuyun. Çünkü kitap gerçekten altı çizilecek aşk kokan cümleler içeriyor.
    “sevdiğine sahip olamamış bir aşk, arzunun şiddetiyle ayakta kalır. "
    Romantik Esintileri olan roman realist öğeleri çok fazla içeriyor. örneğin Natalie nin mektubu. Erkekler Natalie nin bir adama vereceği en net kadınım ben dediği mektubu tabii ki sevmeyebilir.

  • Mahnam

    اتمسفر این کتاب از فضای ذهنی کنونی من خیلی دوره و هر چی سعی کردم نتونستم باهاش ارتباط برقرار کنم. با وجود نثر ادبی غنی و ترجمه‌ی عالی، فعلا از خواندنش می‌گذرم چون وقت کمه و آثار بسیار دیگری هستن که در حال حاضر بتونم ازشون بهره بگیرم. شاید زمانی سراغش برگردم. شاید هم نه. فعلا که با مطالعه این اثر نه چیزی به دانسته‌هام اضافه شد و نه لذتی از اون بردم.

  • Aysel İbrahim

    Fransız ədəbiyyatının öndə gələn adlarından Honore de Balzac Fransanın kasıb kəndli ailələrindən birində dünyaya gəlmişdir. Fransadakı siyası mühitin dəyişməsi ilə ailəsiylə birgə Parisə köçmüş, burada hüquq sahəsində təhsil almağa başlamışdır. Lakin təhsil müddətində əsas diqqətini müxtəlif bədii kitabları oxumağa, təhlil etməyə yönəltmiş, nəticədə yazıçı olmaq qərarına gəlmişdir. İlk qələm təcrübəsini dram janrında yoxlamaq qərarına gələn Balzac həvəslə yazdıqlarını ailəsinə oxudur. Psixoloji olaraq xəstə ruhlu olan anası tərəfindən hər zaman aşağılanan və sevgi görməyən Balzac bu dəfəki cəhdində də uğursuzluğa düçar olur, lakin bu yazmaq üçün içindəki şövqü daha da alovlandırır. Bir müddətdən sonra ailəsindən qoparaq ayrı yaşamağa başlayır və özünü tamamilə yazıya həsr edir. Bu dövrlərdə qonşuluğunda yaşayan, özündən 20 yaş böyük olan Laure de Berny ilə tanış olur. Laure Balzac'ın yazdıqlarını oxuyaraq onun gələcəkdə çox uğurlu yazıçı olacağını deyir, girişdiyi qəzet və mətbəə işlərində yardım etmək üçün borc pul verir və hər anında ona dəstək olur, Balzac'ın içində yara və boşluq olaraq qalan ana şəfqətini əvəz edir. Getdikcə güclənən dostluqda Balzac ona dəlicəsinə aşiq olur. Hər gün ona eşq dolu məktublar yazır, gündən-günə hissləri dərinləşir. Bir gün Berny çox qoca və çirkin göründüyünü düşünərək münasibətlərinə son qoyur, lakin ömrünün sonuna qədər Balzacla xəbərləşməyə, məktublaşmağa davam edir. Balzac başqa qadınlarla görüşməyə başlasa da, hər birinə Berny'ə olan dərin duyğularından bəhs edir. Və Berny də məktublarında onun eşqi tapmağını, xoşbəxt olmağını ürəkdən arzulayır.. İlk və ən dərin eşqinə olan duyğularını Vadidəki Zambaq romanını yazaraq əbədiləşdirən Balzac, əsəri bitirdikdən qısa bir müddət sonra Berny'ni həmişəlik olaraq itirir..

    Vadidəki Zambaq romanında Felix obrazı olaraq özünü yaradan Balzac əsəri sevgilisinə yazdığı məktubla başlayır. Ardından sevgilisinə Madam de Mortsaufa (Laure de Berny'nin prototipi) olan dərin duyğularından, hisslərindən söz açır və hansı qadına yaxınlaşırsa yaxınlaşsın, onun ruhunun kölgəsi ilə yaşadığını etiraf edir. Bir tərəfdən fiziki, digər tərəfdə mənəvi eşqi sorğulayarkən əslində fiziki ehtiyacların insana qısa müddətli xoşbəxtlik verməsinə baxmayaraq, zamanla əzaba çevrildiyini də təəssüf içində qeyd edir. Mənəvi olaraq, ruhumuzun bağlandığı insan bizimlə əbədiyyətə qədər gedir və davranışlarımıza təsir edir. Arabella timsalında fiziki eşqin, Mortsauf timsalında isə mənəvi eşqin müqayisəsini və seçimlərini təsvir edən hekayəsinə Felix’in sevgilisi Natalie’nin yazdığı cavab məktubu da əsərin sonuna təsirli yekununu qoyur.

    Əsərin mövzusu ilə başqa klassikalarda da rastlaşa bilərik, lakin bu romanı qeyri-adi və misilsiz edən Balzac'ın insan duyğularını, seçimlərini bu qədər möhtəşəm şəkildə təsvir etməyi bacarmasıdır. Oxucu istənilən obrazla bir bütün ola bilir və heç birini etdiyi səhvlərə görə qınaya bilmir. Mən oxuduğum əsərlərdə hisslərin təsvirinə önəm verən oxucuyam və əminlikdə deyirəm ki, indiyə kimi oxuduğum heç bir romanda bu qədər eşqi ucaldan və ona müqəddəs dəyər biçən sətirlərlə qarşılaşmamışam. Sanki susuz idim və Balzac bu ehtiyacımı yaratdığı möhtəşəm ədəbi nümunəsiylə qarşıladı.

  • Harmonyofbooks

    Büyük aşklar benliğimizde öyle derin izler bırakır ki önceleri tüm kötü alışkanlıklarımızın yerine geçer; ama bir süre sonra kişiler birbirlerine iyice alışınca eski alışkanlıklar tekrar ortaya çıkmaya başlar. Bu durumda kişiler birbirlerini incelemeye başlar. Ayrılıklar ve soğukluklar da bu dönemde görülür.
    3,5/5⭐️⭐️⭐️
    Klasik okurlardan ismini sürekli duyduğum ama başta okumak için sabırsızlandığım bir kitap değildi. Fakat sonrasında birden Balzac'dan bir şeyler okuma isteği günden güne içimde artıp durdu ve nihayetinde ülkemizde en çok ünlü olduğunu düşündüğüm eseri Vadideki Zambak'ı elime aldım. Ayrıca en kaliteli klasik aşk romanları arasında adını altın harflerle üst üste gördükten sonra okumasam olmazdı. Kitaba ilk olarak Felix'in ailesinden yüz göremediği yalnız çocukluğunu ve ileri yaşlarında yaşadıklarını okumakla başlıyoruz. Daha sonrasında hayat bir gün karşısına Henriette'yi çıkarıyor ve tüm dünyası bir anda değişiyor. Henriette'nin mutsuz evliliği ve Felix'in yalnız yaşamı derken ikisi günden güne davetler ve diğer toplu buluşmalarla birlikte yakın bir dostluğa ilk adımlarını atıyorlar. Ama en başından beri Felix'in Henriette'ye karşı olan hisleri dostluktan çok uzak durumda. Kitapta ikisi arasında geçenleri her ne kadar ufaktan büyüyen bir heyecanla okusam da ben de büyük bir beğeni hissini tetikleyen bir şey yaşayamamak bir yandan kitaba daha büyük ilgiyle sarılmamı sağlarken, diğer yandan beklentimi minumuma indirmeye de çalıştım. Beğenilerine canı gönülden inandığım insanların bu kitabı bu kadar bağırlarına basmaları ben de aynı hissin oluşması isteğinin hiç bitmemesini sağladı. Fakat bir yerden sonra kitabı okumak benim için "sadece bitirip, sonunda başka bir şey olacak mı diye bekleme" durumuyla devam etti. İkili arasındaki geçenlerden en çok hislerimi ayaklandıran şeylerse; mektuplar ve Henriette'nin "teyze gibi sevgi"yi yenilediği satırlardı. Baştan sona yerinde sayan hislerle okuduğumu söyleyebilirim. Keşke gözümde övgü cümlelerine sığdıramadığım bir roman olsaydı ama öyle olmadı. Umarım bu ünlü yazardan diğer okuyacağım kitapları daha çok sevebilirim. Merak eden okurlara da keyifli okumalar dilerim..

  • Murat Gonul

    Bu dünyaca ünlü klasik, soylu bir ailenin sevgiden uzak büyümüş delikanlılık çağındaki oğlu Felix'in, ölümsüz olduğunu iddia ettiği aşkını nasıl bulduğunu ve nasıl kaybettiğini anlatıyor. Başka bir kadına ithafen yazıldığı daha başından anlaşılan akıl almaz dercede uzun (420 sayfa) bir mektup formatında anlatılmış.

    En nihayetinde çağının açmazlarını, ahlakla çelişki ve uyumlarını aşk çevresinde anlatan kitap açıkçası benim pek hoşuma gitmedi. Yorumu, anlatımı durağan ve fazla öngörülebilir buldum. Okurken sıkıldığımı söyleyebilirim. Bu durumun bir nedeni de yayınevinin sıkça yazım hatası ve cümle düşüklükleriyle dolu tuhaf çevirisiydi. Sanırım bu, okuyacağım son Balzac'tan ve Bordo Siyah Dünya Klasikleri serisinden okuduğum son kitap olacaktır. 3 yıldızı bile zor verdim diyebilirim.

  • Jon

    Although Balzac undeniably is a master of words and prose, this book really tested my patience with endless dwelling with describing scenery and such. Maybe I´m unreasonable to ask for progress in the story being told but I forced myself to read the whole thing and it was drivinig me insane. I finished it and swore I would never again read anything by Balzac again. But as usual I will eat my words as I have been convinced by a dear friend that "The Magic Skin" is a true master piece of litterature. Balzac gets a second chance with me. He better not lose him self in the scenery this time.