Title | : | Çoğunluğun Zorbalığı |
Author | : | |
Rating | : | |
ISBN | : | - |
ISBN-10 | : | 9789750744730 |
Language | : | Turkish |
Format Type | : | Paperback |
Number of Pages | : | 64 |
Publication | : | Published July 1, 2020 |
Çoğunluğun Zorbalığı bu kitaptan seçilmiş bölümlerden oluşuyor. Tocqueville bu metinlerde, modern demokrasilerin ayırıcı özelliği olan eşitlik tutkusunun özgürlüğü tehdit eder hale gelebileceğini ve sonunun çoğunluğun tiranlığına varabileceğini ileri sürer. Amerika’da çoğunluğun sınırsız gücünün halkın düşünceleri, ulusun karakteri ve kamu yönetimi üzerindeki etkilerini çözümler.
Çoğunluğun Zorbalığı Reviews
-
5/5
•
“Çoğunluğun manevi tahakkümü kısmen, tek bir insandansa bir araya gelmiş birçok insanda daha çok bilgi ve bilgelik olduğu, yasa koruyucularının niteliklerinin niceliklerinden daha önemli olduğu fikri üzerine kuruludur. Bu aslında insan zekasına uyarlanmış eşitlik kuramıdır.”
•
Uzun zamandır neredeyse tüm satırlarının altını çizecek kadar çok sevdiğim bir kitap okumamıştım. 63 sayfada beni inanılmaz tatmin eden düşüncelerimde haksız olmadığımı gösteren müthiş bir kitaptı.
Aslında yazar Amerika’ya yaptığı bir gezi ile Amerikan demokrasisi ve yönetimini ele aldığı bir yazı olarak yayınlamış bu kitabı. Fakat Amerikan yönetimi üzerinden yaptığı analizler ve genellemeler o kadar yerinde olmuşki hak vermemek veya benzer durumların kendi ülkemizde de var olduğunu fark etmemek elde değil. Sadece yönetim veya yasa koruyucuları değil halkı da eleştirdiği üzerine düşenleri yapması konusunda uyardığı pek çok yer var kitapta. Her açıdan harika bir eleştiri kitabı olmuş. Şiddetle tavsiye ederim. -
Bu kısa eser, Fransız ihtilalinden yeni çıkmış olan Fransa demokrasisi ve monarşisini , görevi nedeni ile gözlemlediği Amerika demokrasisi ile kıyaslayan fikirle dolu olan, orijinali "Amerika'da Demokrasi" olan kitaptan alıntılar içeriyor.
İhtilal nedeniyle yazar Fransa demokrasisinden ve halkın yönetimi ele geçirmesine şüphe ile yaklaşmakta. Kendisine göre demokrasinin ileri boyutu olan Amerikan demokrasisine hayran olmakla beraber ürkütücü buluyor.
Kısaca günümüzde mahalle baskısı olarak adlandırılan tanımı, Tocqueville 150 yıl önce çoğunluğun zorbalığı olarak nitelendiriyor. Demokrasilerde çoğunluğun talebi sizlere kitapları , gazeteleri yasaklatmaz ama o kitap ve yazıları baskı ile sindirerek yok eder. Çok haklı... -
“despotizme boyun eğen, onu dayatandan çok daha fazla çürümeye uğrar.”
-
Yazar öncelikle Fransa'nın demokrasiye giden yolda yasadiklarindan bahsediyor ve sonrasında Amerika'daki demokrasiye ve kendi tabiriyle bir nevi çoğunluğun zorbalığına değiniyor.Yakın zamanda yazılmamis olmasina rağmen gunumuzde de gecerli çok tespit var.
Misal;liyakatin yönetilenlerde ne kadar yaygın,yönetenlerdeyse ne kadar az rastlanir olduğunu keşfedince şaşkına döndüm demiş... Şimdi şapkayı önümüze koyalım ve şuan ki mevcut durumu yanlı olmadan bir inceleyelim. Yalan mı? Ve sonrasında ne yaparsak yapalim halkin aydinlanmasini belli bir duzeyin ustune çikarmak imkansiz demiş net katiliyorum hatta bizden bir cümle ile belirtiyorum: "Okumuş ama adam olamamış"
"Çoğunluğun manevi tahakkümü ayrıca en büyük sayıda olanların çıkarlarının,az sayıda olanların çıkarlarına tercih edilmesi gerektiği ilkesine dayanır." Ülkemizin siyasi tarihinin en başından bugüne bu geçerli olan bir durumdur. Hatta şu şekilde de netlik kazandırır: "Bizim mahallemizden..."
Sonrasında çoğunluğun durumunun nasıl büyüdüğünü netlikle belirtmiş" ...taraflar çoğunluğun haklarini tanimaya hazirdir cunku her biri bir gün bu haklari kendi yararina kullanmayi umar." Siyasi yapimiza baktigimizda bazen o adamin/kadinin orda ne işi var , ne alaka dedigimiz de aldigimiz cevapla ayni "vardir bir işi sen kafanı yorma!"
Muhalif tarafinda çoğunluk tarafindan baskiya maruz kalip itina ile sessizleştirilip kaybedildiğini belirtmiş.
Ve en bomba kısmı buydu: " Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetisi verildiğini gördüğüm anda,işte orada tiranlığın tohumları atılır ...." Bir insana her şeyi yapma hakkı verin ve bir muddet sonra aynı insanin dönüştüğü hale bakın net goreceğiniz şey ego ve egosunun getirdiği zorbalık olacaktır.
Kısacık bir kitaptı ama dolu dolu bir okumaydı. Tavsiye ederim. -
"dusunce, tum zorbaliklarin ustesinden gelen, gorunmez ve neredeyse ele gecirilemez yegane guctur."
"...adina halk da dense kral da, demokrasi de dense aristokrasi de, bir monarside de uygulansa bir cumhuriyette de diyecegim aynidir: herhangi bir guce her seyi yapma hakki ve yetkisi verildigini gordugum anda, iste orada tiranligin tohumlari atilir..."
"despotizme boyun egen, onu dayatandan cok daha fazla curumeye ugrar."
"adalet vicdandir. kisisel bir vicdan degil tum insanligin vicdanidir. o halde adil olmayan bir yasaya uymayi reddettigimde cogunlugun buyurma hakkini yadsimis olmam. yaptigim sadece halkin egemenligine degil insanligin egemenligine basvurmak olur." -
Bir solukta okunabilecek olmasına rağmen, içerisinde aylarca üzerinde düşünebileceğiniz tespitler içeren bir derleme. Tocqueville, tekerrür eden tarihin en kıymetli yorumlamalarını ve tahlillerini yapmış bence. Günümüz dünyasında da yansımalarına rastlayabileceğimiz paragraflar, çevirinin de yalınlığıyla su gibi okunup geçiliyor.
-
“…bir insan ya da bir kesim adaletsizlikten muzdarip olduğunda kime başvurabilir?”
-
While reading the very first article, I totally misunderstood the book and I thought the writer thinks American Judical System is a model system with every single detail and I started to make fun of his claims. The last part finally showed me that he is against of Americans and Europeans too for sure but he says it is the model because with all faults of the country, it made Americans think that they have the best system. That' s why the country can be model for all leaders and I totally agree. I also admire how the writer was able to see America deeply by living there only a couple of years. He must be a perfect observant and yes, he is so objective and honest. This book is a type of erzählung, but like a mini but huge encyclopedia. I strongly advice everyone to read. I really adore the writer' s comment about the reason why Europeans never talk about political issues. Especially people of middle east think they don' t talk because they have no problem so they have no interest,
-
“Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetkisi verildiğini gördüğüm anda , işte orda tiranlığın tohumları atılır ve ben de gidip başka yasalar altında yaşamaya çalışırım.”
-
"Prensler şiddeti, deyiş yerindeyse maddeleştirmişti, günümüzün demokratik cumhuriyetleriyse onu, baskılamak istediği insan iradesi kadar zihinsel bir şiddete dönüştürdü. Tek bir kişinin mutlak yönetimi altındayken despotizm ruha dokunabilmek için kabaca vücuda vuruyordu, ruh da bu darbelerden kaçarak zaferle onun üzerinde yükseliyordu fakat demokratik cumhuriyetlerde zorbalık hiç de böyle işlemiyor, vücudu bırakıp doğrudan ruha yöneliyor. Artık efendi, ya benim gibi düşüneceksiniz ya da öleceksiniz, demez; şöyle der: Benim gibi düşünmek zorunda değilsiniz, hayatınız, malınız mülkünüz, hepsi sizde kalır ancak bu günden itibaren aramızda bir yabancısınız. Medeni haklarınızı korursunuz ama bunlar hiçbir işinize yaramaz olur zira hemşerilerinizden sizi seçmelerini istediğinizde size oy vermeyecekler, onların sadece saygısını istediğinizde bile bunu esirger görünecekler. İnsanların arasında kalacaksınız ama insan olma hakkınızı yitireceksiniz. Benzerlerinize yaklaştığınızda pis bir varlıkmışcasına sizden kaçacaklar, sizin masum olduğunuza inananlar bile sizi terk edecekler zira icabında onlardan da kaçılacak. Güle güle gidin, canınızı bağışlıyorum ama size bıraktığım hayat, ölümden de beter."
-
Bu kadar eski (1835-1840) ve bu kadar kısa bir kitaptan bu kadar çok şey öğrenebileceğimi hiç sanmazdım. Çoğunluğun Zorbalığı beni olumlu anlamda şaşırttı. Demokrasinin nasıl uygulanırsa başarılı olabileceğini, ideal olmayan bir demokrasinin nasıl tiranlığa dönüşebileceğini örneklerle anlatıyor. Okurken yazarın fikirlerini sürekli ve istemsizce Platon'un ve Atatürk'ün demokrasi hakkındaki düşünceleri ile karşılaştırdım. Bu üç kişi oturmuş hararetle tartışıyormuş gibi hissettirdi. Tocqueville'in ideal ve başarılı bir demokrasi için yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması gerektiğini söylemesi de beni gülümsetti :) aklın yolu bir.
-
“Toplum sakindir; kesinlikle kuvvetinin ve esenliğinin bilincinde olduğu için değil, tersine kendisini zayıf ve hastalıklı sandığı için; bir çaba gösterirse ölmekten korkar: Herkes sıkıntılı hisseder fakat hiçbirinin daha iyinin peşine düşmek için gerekli cesareti ve enerjisi yoktur; arzuları, pişmanlıkları, kederleri ve sevinçleri, ihtiyarların acizlikten başka bir şeyle sonuçlanmayan tutkuları gibidir, görünür veya kalıcı bir şey üretemez”
Her satırında 70 yıllık “Küçük Amerika” kavramından izler bulduğum, zihin açıcı bir kitap.
Siyaset ve toplum konusunda kafa yoranlara şiddetle tavsiye ederim… -
"...adil olmayan bir yasaya uymayı reddettiğimde, çoğunluğun buyurma hakkını yadsımış olmam, yaptığım sadece halkın egemenliğine değil insanlığın egemenliğine başvurmak olur."
"... adına halk da dense kral da, demokrasi de dense aristokrasi de, bir monarşide de uygulansa bir cumhuriyette de diyeceğim aynıdır: Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetkisi verildiği anda, işte orada tiranlığın tohumları atılır ve ben de gidip başka yasalar altında yaşamaya çalışırım."
1830'lar Amerikan toplum ve yönetimlerinden, çağdaş Türkiye yönetimlerine çıkartılacak çok fazla cümlenin olduğu özet bir klasik. -
Yazar 1830'lu yılların başında Amerika Birleşik Devletlerine seyahat eder. Amacı oradaki demokrasiyi incelemek, eksi ve artılarıyla geleceğe karşı ışık tutmaktır. Amerika'da Demokrasi adlı çalışmasından seçilmiş bölümlerden oluşan bir kitap Çoğunluğun Zorbalığı.
Çoğunluğu kazanmak yani halkı kazanmak, onun neyi istediğini bilmekten geçer. Demokrasi de çoğunluğun dışında direnç gösteren hiçbir şey yoktur. Bu da oturup kafa patlatmamız gereken bir şey.
Ya da şöyle diyebiliriz "Aman canım hayatımız çoğunluğun tiranlığına mı sahne oluyor!" -
“O halde adına halk da dense kral da, demokrasi de dense aristokrasi de, bir monarşide de uygulansa cumhuriyette de diyeceğim aynıdır: Herhangi bir güce her şeyi yapma hakkı ve yetkisi verildiğini gördüğüm anda, işte orada tiranlığın tohumları atılır ve ben de gidip başka yasalar altında yaşamaya çalışırım.”
-
Demokrasi, ama.
Toplumun tabanına yayılmış bir aydınlanma olmadan, kitlelerin karar birliğine varmaları adaletin sağlanmasını garantiler mi? Çoğunluğun zorbalığı, 1800'ler Amerikası'nın incelenmesiyle ortaya çıkmış bir eser olsa da, 21. yüzyılda hala daha dünyanın büyük çoğunluğunda geçerliliğini koruyan önermeler içeriyor. -
Alexis de Tocqueville 200 yil oncesinden gunumuze Amerikan Demokrasisi uzerinden goz kirpiyor. 62 sayfalık bu kitap, adeta bir roman ozeti gibi, belli basli onemli noktalari o kadar yalin ve keskin bir sekilde aktariyor ki bir sayfaya daha ihtiyac duymuyorsunuz.
Very precise and sharp analysis by A de Tocqueville. -
Toplumsal ahlak, sabit ve katı kurallara temellenmedikçe hükümetlerin adalet uygulama adına yaptırım getirmesi mecburidir. Toplumsal ahlak neden gereklidir? Çoğunluğun refahı, mutluluğu ve huzuru için tartışılmaz bir gerekliliktir.
-
1800 ler Fransada yazılan bu eser toplumların yönelimlerinde ne kadar benzediğini ve zaman geçse de tekrar tekrar aynı döngüleri yaşadığımızı gösteriyor. Bir çok yerde yazarın günümüze hitap ettiğini düşünüyorsunuz ve okurken büyük resimde siyaseti görme merak uyandırıyor.
-
"Şartlarda eşitlik" kavramı ile başlayan kitapta, yasal düzenlemeler, doğrudan ve dolaylı seçim, iktidarın aldığı güç unsurları, demokrasinin kusurlu tarafları Amerika bünyesinde inceleniyor. Çıkarılacak sonuçların her ülkede uygulanabilmesi pek mümkün görülmüyor.
-
“Ve insanların alçalmasını önlemenin tek bir yolunu biliyorum: O da sınırsız güçle birlikte, kendilerini küçük düşürmeye egemen iktidarı kimseye vermemektir.”
-
çerezlik kitap.
-
1800 lü yıllarda Amerikan demokrasisinin mercek altına alınması bana günümüzün projeksiyonu gibi göründü. Bugünün zorbalığı demokrasiyi tekrar sorgulatıyor.
-
Okuması beni biraz zorladı. Şöyle ki kısa bir kitap ama anlatmak istediği şeyler fazlasıyla derindi.
-
Başarılı bir demokrasi için herkesin okuması gerek.
-
Dili biraz ağırdı. Bir türlü içine giremedim. Dönemi de eski olunca pek ilgimi çekmedi açıkçası. Kendimi zorlayarak bitirdim.